sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER
HABER BAŞLIKLARI
UYUŞ.MAH.KARAR metni: Askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO      : 2014/26

KARAR NO            : 2014/24

KARAR TR : 22.09.2014

(Ceza Bölümü)

ÖZET : Asker kişi sanık hakkında “zincirleme resmi belgede sahtecilik ve zincirleme kamu kurumuna karşı dolandırıcılık” suçuna uygun eylemleri nedeniyle açılan kamu davasının, suçun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında sanığın Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesiyle, askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.

K A R A R

Davacı        : K.H.

Sanık          : S.Ç.

O L A Y    : Topkule/İstanbul 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı emrinde Temmuz 2004 - Temmuz 2008 tarihleri arasında maaş mutemeti olarak görevli Mu.Kad. Bçvş. S.Ç.’ın, aynı Komutanlık emrinde görevli iken 24.10.2005 tarihinde sözleşmesi sona eren Uzm.Çvş. V.Ö.’i 15.08.2006 tarihinden itibaren, 03.03.2004 tarihinde sözleşmesi sona eren Uzm.Çvş. A.Ç.’ı 15.08.2007 tarihinden itibaren, 21.04.2003 tarihinde sözleşmesi biten Uzm.Çvş. C.K. ve Uzm.Çvş. A.B.’u 15.11.2007 tarihinden itibaren gerçekte görev yapmadıkları halde maaş bordrolarına (15.07.2008 tarihi dahil olmak üzere) dahil ederek 16.975.41 YTL.si emekli keseneği olmak üzere bu kişiler adına tahakkuk ettirdiği toplam 94.874.32 YTL maaşın 73.132.39 YTL.lik bölümünü kendisi çekerek zimmetine geçirdiği, ayrıca görev yaptığı döneme ilişkin olarak Komutanlığa ait ortak hesaptan çektiği ya da kendi hesabına aktardığı para miktarları ile bu dönemde Tugay Sosyal Yardım Sandığına aktardığı para miktarı ile özel telefon görüşme bedelleri olarak Muhabere Takımına teslim ettiği para miktarı arasında 125.478.64 YTL fark olduğu, bu farkın 73.132.39 TL.lik kısmının yukarıda izah edildiği üzere sanığın daha evvelden Komutanlık emrinde görevli iken ilişkisi kesilmiş olan gerçekte Tugayda görevli olmayan şahıslara maaş tahakkuk ettirilmesinden kaynaklandığı, geri kalan 52.346.26 YTL lik kısmın ise maaş tahakkuku sırasında personele ait veri girişlerinde oynama yaparak fazladan maaş tahakkuk ettirmesinden kaynaklandığı, bu şekilde hazırlanıp Mal Müdürlüğüne teslim edilen maaş ödeme evraklarının tahakkuk tutarının Mal Müdürlüğü tarafından Tugay Komutanlığının anlaşması olan bankada bulunan yukarıda ifade edilen ortak hesaba aktarıldığı ve sanık tarafından çekildiği ve sanığın bu eylemleri görev yaptığı 2004 Temmuz ile 2008 Temmuz arasında aynı kasıt altında işlediği göz önüne alındığında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerektiği açıklanarak, sanığın zimmet suçunu işlerken gerçekte olmayan kişileri varmış gibi göstererek bunlar adına maaş tahakkuk ettirilmesi için gerçeğe aykırı belgeleri tanzim etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu da işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun 204/2, 212 ve 43. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması, meydana gelen hazine zararının Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1 (üçüncü fıkrası) uyarınca sanıktan tahsili ve sanığın aynı Kanun’un 30/B. maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkartılmasına karar verilmesi istemiyle 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 14.10.2008 gün ve E:2008/608, K:2008/599 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi 11.2.2011 gün ve E:2011/36, K:2011/52 sayılı kararı ile, sanığın yüklenen zimmet suçunu işlediğinin sabit görüldüğü gerekçesiyle bu suç nedeniyle cezalandırılmasına, yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun ise, suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanığın 08.07.2009 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişinin kesilmiş olmasıyla askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesildiği nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 4. Dairesi’nce 27.11.2012 gün ve E:2012/1143, K:2012/1123 sayılı karar ile, suça konu paranın sanığa görevi dolayısıyla ve kanuna uygun olarak teslim edilmediği; önce gerçeğe aykırı belge düzenlenmesi, daha sonra bundan yararlanma söz konusu olduğundan, eylemlerin zincirleme zimmet olarak vasıflandırılmasının mümkün olmadığı; sanığın, hileli davranışlarla (maaş tahakkuk işlemlerinde, gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve personele ait veri girişlerinde oynama yapmak) haksız ve fazla maaş tahakkuk ettirilmesini sağlayarak, Hazinenin zararına sebebiyet vermek ve kendisine yarar sağlamaktan ibaret olan eylemlerinin sübutu halinde, belgelerin aldatıcı nitelikte olması durumunda Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “zincirleme resmi belgede sahtecilik ve zincirleme kamu kurumuna karşı dolandırıcılık” suçlarının oluşacağı açıklanarak, zincirleme resmi belgede sahtecilik suçundan verilen görevsizlik kararında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; zincirleme kamu kurumuna karşı dolandırıcılık suçunun, “hileli davranış” unsurunun sahte olarak düzenlenen resmi belgelerle ortaya konulacak olması nedeniyle, bahse konu iki suçun birbirlerine bağlı olduğu, dolayısıyla her iki suçun da unsurlarının eylem bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, bu suçların ayrı ayrı ele alınmaları halinde, kanıtların değerlendirilmesinde, ceza miktarlarının saptanmasında ve cezaların kişiselleştirilmesinde telafisi kabil olmayacak çelişkilerin doğabileceği göz önüne alınarak, zincirleme resmi belgede sahtecilik suçundan verilen görevsizlik kararının da bozulmasına karar verilmesi gerektiği belirtilerek, zincirleme zimmet suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile zincirleme resmi evrakta sahtecilik suçundan verilen görevsizlik kararının suç vasfında yapılan hata sebebiyle ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiştir.

 3. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 2.5.2013 gün ve E:2013/421, K:2013/208 sayıyla; bozma ilamına uyularak, sanığa yüklenen eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-e maddesinde düzenlenen “zincirleme kamu kurumuna karşı dolandırıcılık” ve yine aynı Kanun’un 204/2. maddesinde yazılı “zincirleme resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturabileceği değerlendirilerek bu suçların ikisinin de askeri bir suç veya askeri bir suça bağlı suç olmadıkları ve sanığın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesilmiş olması nedeni ile askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesildiği açıklanarak, sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Askeri Yargıtay 4. Dairesi, 19.11.2013 gün ve E:2013/1302, K:2013/1282 sayılı kararı ile, sanığa görevi gereği önceden tevdi ve teslim edilmiş, muhafaza, kontrol ve sorumluluğu altına verilmiş bir paranın söz konusu olmayıp, sanığın hileli davranışlarla (maaş tahakkuk işlemlerinde, gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve personele ait veri girişlerinde oynama yapmak) haksız ve fazla maaş tahakkuk ettirilmesini sağlayarak, Hazinenin zararına sebebiyet vermek ve kendisine yarar sağlamaktan ibaret olan eylemlerinin “zincirleme resmi belgede sahtecilik ve zincirleme kamu kurumuna karşı dolandırıcılık” suçlarını oluşturacağının anlaşıldığı gerekçesiyle hükmün onanmasına karar vermiş, bu şekilde kesinleşen karar ve dava dosyası Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

BAKIRKÖY 5. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 21.1.2014 gün ve E:2014/11, K:2014/3 sayıyla; asker kişi sanığın görevi dolayısıyla yedinde bulunan para veya sair menfaati üzerine almasının nitelikli dolandırıcılık suçuyla ilgisinin bulunmadığı, eylemin Askeri Ceza Kanununun 131. maddesinde düzenlenen zimmet suçunu oluşturma ihtimalinin bulunduğu, sanığın daha sonra askerlik görevinden çıkartılmış olmasının, suç tarihi itibariyle asker kişi olmadığı anlamına gelmediği, resmi belgede sahtecilik suçu yönünden ise, sanığın suç tarihi itibariyle asker kişi olması nedeniyle Anayasa'nın 145 maddesi kapsamında yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası Bakırköy Cumhuriyet Başsav-cılığınca, Mahkememize gönderilmiştir.

Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 2.6.2014 gün ve E:2014/19, K:2014/19 sayılı karar ile adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden dava dosyası Mahkememize gönderildiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, dosyadaki eksiklik giderilip, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleştirilerek dava dosyası, kendisine gelmekle, 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesince, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler; Ahmet KARADAVUT, Davut TELLİ, Şuayip ŞEN, Haluk ZEYBEL, Yusuf Tamer ÇETİN, Mehmet AVCIOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 22.09.2014 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Mehmet YAYLA’nın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasanın “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.

Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden, sanığın 8.7.2009 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden resen ilişiğinin kesildiği ve terhis belgesi suretinin gönderildiği anlaşılmıştır.

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığın görevi dolayısıyla yedinde bulunan para veya sair menfaati üzerine almasının nitelikli dolandırıcılık suçuyla ilgisinin bulunmadığı, eylemin Askeri Ceza Kanununun 131. maddesinde düzenlenen zimmet suçunu oluşturma ihtimalinin bulunduğu, sanığın daha sonra askerlik görevinden çıkartılmış olmasının, suç tarihi itibariyle asker kişi olmadığı anlamına gelmediği, resmi belgede sahtecilik suçu yönünden ise, sanığın suç tarihi itibariyle asker kişi olması nedeniyle Anayasa'nın 145 maddesi kapsamında yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de; dosyanın incelenmesinde, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararının gerekçesinde, sanığa görevi gereği önceden tevdi ve teslim edilmiş, muhafaza, kontrol ve sorumluluğu altına verilmiş bir paranın söz konusu olmayıp, iddianamede anlatılan, yargı yerlerince de kabul edilen ve dosya içinde bulunan mevcut bilgi ve belgelerden, sanığın daha önce Komutanlık emrinde görevli iken ilişkisi kesilmiş olan gerçekte Tugayda görevli olmayan şahıslara maaş tahakkuk edilmesini ya da maaş tahakkuku sırasında personele ait veri girişlerinde oynama yaparak fazladan maaş tahakkuk edilmesini sağlamak üzere hazırlayıp Mal Müdürlüğüne teslim ettiği maaş ödeme evraklarının tahakkuk tutarının Mal Müdürlüğü tarafından Tugay Komutanlığının anlaşması olan bankada bulunan ortak hesaba aktarıldığı ve sanık tarafından çekildiğinin ileri sürüldüğü ve bu şekilde gerçekleştiği anlaşılan eylemin, önce gerçeğe aykırı belge düzenlenmesi, daha sonra bundan yararlanma söz konusu olduğundan, zimmet olarak vasıflandırılmasının mümkün olmadığı; hileli davranışlarla (maaş tahakkuk işlemlerinde, gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve personele ait veri girişlerinde oynama yapmak) haksız ve fazla maaş tahakkuk ettirilmesini sağlayarak, Hazinenin zararına sebebiyet vermek ve kendisine yarar sağlamaktan ibaret olan eylemlerin sübutu halinde, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “zincirleme resmi belgede sahtecilik ve zincirleme kamu kurumuna karşı dolandırıcılık” suçlarını oluşturabileceğinin değerlendirildiği gözetildiğinde, 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı hukuka uygun bulunmuştur.

Bu durumda, sanığa yüklenen eylemlerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “resmi belgede sahtecilik ve kamu kurumuna karşı dolandırıcılık” suçları kapsamında kaldığı, Askeri Ceza Kanunu’nda bu eylemlere ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle “askeri suç” olmadığı açıktır.

353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanık hakkında yukarıda anlatıldığı şekilde Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçlar kapsamında kalabileceği kabul edilen eylemleri nedeniyle açılan kamu davasının 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca adli yargı yerinde görülmesi ve Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21.1.2014 gün ve E:2014/11, K:2014/3 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.09.2014 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

  
2233 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
Site Yöneticisi


Avukat Orhan ÇELEN


Korkut Reis Mah. İlkiz Sok.
Fatih Apt. No: 20/14

06430 Sıhhıye-ANKARA
TÜRKİYE           
TEL: 0 542 427 44 72
         0 312 229 97 57

Jandarma subayı iken ANKARA Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi ve 1983 yılında sınıf değiştirerek askeri hakimliğe geçti. Askeri savcı, askeri hakim, adli müşavir yrd., disiplin sb.lığı, şb. md.lüğü gibi çeşitli görevlerde bulundu. (E.) Hakim Alb. Orhan ÇELEN; Şubat 1999’da kendi isteğiyle KKK.lığından emekliye ayrıldı. Halen ANKARA Barona kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam368
Toplam Ziyaret1386272
Saat
Hava Durumu
Sitemize destek verin
Resimli özlü sözler

Üyelik Girişi