sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER
HABER BAŞLIKLARI
UYUŞMAZLIK MAH. KARARI
UYUŞMAZLIK MAH. KARAR ÖZETİ: Sanıklara yüklenen, Askeri Ceza Kanunu’nun 169. maddesi gereği muvakkaten tevkif edilerek muhafız olarak kendilerine teslim edilen Top. Er İ.K.’un, dalgınlıklarından faydalanarak kışladan kaçmasına sebebiyet vermek eyleminin Askeri Ceza Kanunu’nun 144. madde kapsamında düşünülerek atıfta bulunulan Türk Ceza Kanunu hükümlerince müeyyideye bağlanacağı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi gözetildiğinde, sanıkların yüklenen suçun askeri suç olması ve  askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi askeri mahkemenin görevini değiştirmeyeceği nedeniyle, davanın askeri yargı yerinde görülmesi ve 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

Uyş.Mah. Ceza Bölümü         2005/36 E.  ,  2005/44 K.

  • ASKER KIŞI SANIKLAR HAKKINDA, ASKERI CEZA KANUNU’NUN 144. MADDESI DELALETIYLE TÜRK CEZA KANUNU’NUN 230. MADDESINDE DÜZENLENEN SUÇ
  • ASKERİ CEZA KANUNU (1632) Madde 144

"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : K.H.

            Sanıklar         : 1-M.A.A.

                                     2-A.A.

             O L A Y          : Şanlıurfa 20. Zh. Tug. Top. Tb. Kh. ve Srv. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanıklar Top. Er M.A.A. ile Top. Er A.A.’ın, firar suçu nedeniyle hakkında verilen hapis cezası infaz edilerek şartla tahliye kararını takiben birliğine katılması gereken, ancak birliğine katılmayıp İstanbul/Pendik’te oto hırsızlığı suçundan yakalanan, sevk edildiği Pendik Asliye Ceza Mahkemesince tutuklanarak Üsküdar-Paşakapısı Ceza ve Tutukevine kapatılan ve tahliye edilip mevcutlu olarak 24.12.1998 günü birliğine teslim edilerek, sorgusunu takiben Askeri Ceza Kanunu’nun 169. maddesi gereği muvakkaten tevkif edilip, askeri savcılığa sevk edilinceye kadar Tugay Disiplin Ceza ve Tutukevinde gözetim altına alınabilmesi amacıyla muhafız olarak kendilerine teslim edilen Top. Er İ.K.’un, adli muayene için Tugay revirine gönderildiği sırada, dalgınlıklarından faydalanarak kışlayı terkedip kaçtığı, böylece, sanıkların kayıtsızlık veya tedbirsizlik sonucu mevkufun kaçmasına sebebiyet vermek suçunu işledikleri ileri sürülerek, eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 303. maddesi uyarınca cezalandırılmaları istemiyle 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca 24.2.1999 gün ve E:1999/338, K:1999/171 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 

            5. ZIRHLI TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ : 27.12.2001 gün ve E:2001/173, K:2001/1682 sayıyla; sanıklara  yüklenen eylemin,  askeri  suç olmadığı, askeri bir suça bağlı bulunmadığı ve yargılama sırasında  terhis edilmeleriyle askeri mahkemede yargılanmalarını  gerektiren ilginin de kesildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Şanlıurfa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 

ŞANLIURFA 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ : 24.12.2003 gün ve E:2003/261, K:2003/850 sayıyla; suç tarihinde Top. Er İ.K. hakkında herhangi bir mahkemece çıkartılmış tevkif müzekkeresi bulunmadığı, bu nedenle sanıklara yüklenen eylemin Türk Ceza Kanunu’nun 303. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmadığı, asker kişi sanıkların, İ.K.’un askerlik işlemlerini yaptırdıkları sırada gerçekleşen yüklenen eylemlerinin Askeri Ceza Kanunu’nun 87 ve devamı maddelerinde düzenlenen emirlere itaatsizlik suçunu oluşturacağından yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar kesinleşmeden Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 7.2.2005 gün ve E:2004/46, K:2005/1 sayılı kararı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen  koşullar  oluşmadığından,  aynı  Yasa’nın 27. maddesi  uyarınca  yöntemine  uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, bu kez dosyadaki eksiklik giderilerek, karar kesinleştirilerek dava dosyası, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

 İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, AHMET AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR, Recep SÖZEN, Hasan DENGİZ, M. Sadık LİMAN’ın, katılımlarıyla yapılan 14.11.2005 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik bulunmadığı, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa’nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde askeri yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ’nin askeri yargı,  Askeri Yargıtay  Başsavcı  Yardımcısı Sevliay BATIR’ın, davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 353 SAYILI Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu’nun “Askeri Mahkemelerin Görevleri” başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan “Genel Görev” başlıklı 9. maddesinde; “Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler” denilmektedir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.    

 Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. 

            Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. 

1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 76. maddesinde “Askeri tutukevi veya cezaevinden kaçmak veya kaçmaya aracı olmak suçlarını işleyen asker kişiler hakkında Türk Ceza Kanununun ikinci Kitabının Dördüncü Bab Yedinci Faslında yer alan hükümler uygulanır”; 140. maddesinde de “Bir mevkuf veya mahpusu muhafaza ve nezarete memur olup da kasden kaçıran veya firarını kolaylaştıran veyahut âmiri tarafından emrolunduğu veya vazifeten mecbur bulunduğu halde bir diğerini tevkif veya hapsetmeyen Türk Ceza Kanununun 301,302,303,304,305,306 ve 307 nci maddeleri mucibince ceza görür” denilmiştir. 

Askeri Ceza Kanunu’nun 76. maddesi ile atıf yapılan Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitabının Dördüncü Bab Yedinci Faslında “Tevkifhane ve hapishanelerden firar ve firara vesatat” başlığı altında düzenlenen 298. maddesinde, bir suçtan dolayı kanun dairesinde tutuklandıktan sonra kaçması, 299. maddesinde, mahkûmun hapisten kaçması suçları kurala bağlanmış, aynı fasılda yer alan 303. maddesinde ise “Firar maddesi memurun kayıtsızlık veya tedbirsizliğinden neşet etmiş ise memur hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası tertip olunur ve kaçağın görmekte olduğu ceza idam ve müebbet ağır hapis olduğu takdirde hapis cezası üç yıldan beş yıla uzar, bu iki surette ceza süresi kadar kamu hizmetlerinden mahrumiyet cezası da verilir” denilerek muhafız olarak görevlendirilen memurun kayıtsızlık veya tedbirsizlikle tutuklu ya da hükümlünün kaçmasına sebebiyet verenler  hakkında yaptırım öngörülürken 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Yasa’nın 12. maddesinin (b) bendi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Yasa’nın 3. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanununa yapılan yollamaların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılacağı, mevzuatta, yürürlükten kaldırılmış Türk Ceza Kanununun kitap, bab ve fasıllarına yapılmış olan yollamalar, o kitap, bab ve fasıl içinde yer almış hükümlerin karşılığını oluşturan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun maddelerine yapılmış sayılacağı  hükme bağlanmıştır. 

1.6.2005  gününde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 292. maddesinde, hükümlü veya tutuklunun kaçması, 294. maddesinde de, gözaltına alınan veya tutuklanan kişinin kaçmasını sağlayan kişiler hakkında öngörülen yaptırım belirtilmiştir.           

Öte yandan, Askeri Ceza Kanunu’nun “Disiplin cezası vermeye salahiyetli amirler:” başlığı altında düzenlenen 168. maddesinde,

“1-Her amir emri altındaki şahıslara disiplin cezaları vermeye salâhiyetlidir.

 2-Disiplini bozan hareketten  sonra  fail  merbut  bulunduğu  takım  ve  kıta  ve  saireyi  değiştirmiş ise, disiplin amiri, yeni amirdir” denmekte “Disiplin temini için tevkif salahiyeti:” başlığı altında düzenlenen 169. maddesinde de “168 inci madde hükümlerini bozmamak şartiyle, her mafevk emir altında olmayanları da disiplinin temini için muvakkat olarak tevkif etmeğe veya ettirmeğe salâhiyetlidir. Ancak bu tevkif keyfiyeti gün ve saatiyle derhal mevkufun disiplin amirine bildirilmelidir” denilmekte, bu durum gözetildiğinde somut olayda sanık Top. Er İ.K.’un Askeri Ceza Kanunu’nun 169. maddesi gereği muvakkaten tevkif edildiği de  anlaşıldığından sanıklara yüklenen eylemin atıf yapılan madde kapsamında bulunmadığı kuşkusuzdur. 

Ancak, 1632 sayılı Yasa’nın “Umumi surette ihmal ve tekâsül” başlıklı 144. maddesinde, “Kendisine tevdi edilen askeri bir işin ifasında bu kanunda yazılı hallerden başka Türk Ceza Kanunu mucibince cezayı mucip ihmal ve tekasül gösteren ve vazifesini suiistimal eden o kanun mucibince cezalandırılır” denilmekle Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçlara atıf yapıldığından sanıklara yüklenen eylem “askeri suç” kapsamında bulunmaktadır. 

Her ne kadar olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, görevsizlik kararı veren askeri yargı yerince sanıklara yüklenen suçun askeri suç olmadığı ve sanıkların terhis edilmeleriyle askeri mahkemede yargılanmalarını gerektiren ilginin de kesildiği ileri sürülmüş ise de; yukarıda anlatımı yapıldığı gibi, suçun 1632 sayılı Yasa’nın 144. maddesiyle yapılan atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır. 

Açıklanan nedenlerle, sanıklara yüklenen, Askeri Ceza Kanunu’nun 169. maddesi gereği muvakkaten tevkif edilerek muhafız olarak kendilerine teslim edilen Top. Er İ.K.’un, dalgınlıklarından faydalanarak kışladan kaçmasına sebebiyet vermek eyleminin Askeri Ceza Kanunu’nun 144. madde kapsamında düşünülerek atıfta bulunulan Türk Ceza Kanunu hükümlerince müeyyideye bağlanacağı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi gözetildiğinde, sanıkların yüklenen suçun askeri suç olması ve  askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi askeri mahkemenin görevini değiştirmeyeceği nedeniyle, davanın askeri yargı yerinde görülmesi ve 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ         : Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri  Mahkemesi’nin 27.12.2001 günlü ve E:2001/173, K:2001/1682 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.11.2005 günü OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

alıntı: http://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet


  
2113 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
Site Yöneticisi


Avukat Orhan ÇELEN


Korkut Reis Mah. İlkiz Sok.
Fatih Apt. No: 20/14

06430 Sıhhıye-ANKARA
TÜRKİYE           
TEL: 0 542 427 44 72
         0 312 229 97 57

Jandarma subayı iken ANKARA Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi ve 1983 yılında sınıf değiştirerek askeri hakimliğe geçti. Askeri savcı, askeri hakim, adli müşavir yrd., disiplin sb.lığı, şb. md.lüğü gibi çeşitli görevlerde bulundu. (E.) Hakim Alb. Orhan ÇELEN; Şubat 1999’da kendi isteğiyle KKK.lığından emekliye ayrıldı. Halen ANKARA Barona kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam152
Toplam Ziyaret1385024
Saat
Hava Durumu
Sitemize destek verin
Resimli özlü sözler

Üyelik Girişi