sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER
HABER BAŞLIKLARI
Suriye Denklemi: ABD-Rusya-Türkiye Üçgeni Prof. Dr. Nurşin ATEŞOĞLU GÜNEY 27 Eylül 2016

Suriye Denklemi: ABD-Rusya-Türkiye Üçgeni

Türkiye’nin bir süredir alanda kaydettiği askeri başarılar ve diplomatik alanda başarılı dengeleme ve normalleşme süreçleriyle elde ettiği hareket serbestliği, dış politikada elini daha rahat kullanma imkanı veriyor.

 

Türkiye Cumhuriyeti 65. Hükümeti, küresel aktörlerin devlet ve devlet dışı aktörler aracılığıyla Suriye üzerinden yeni Ortadoğu'nun geleceğini şekillendirmek için sürdürdükleri jeopolitik mücadelenin son durumunu tahlil ettiğinde bir karar da verdi: Ankara artık bölgesinde değişen koşullarla uyumlu yeni bir dış politika izleyecekti. Bunu da, bölgedeki mevcut dostların sayısını artırıp düşmanların sayısını azaltarak yapacaktı. Türk dış politikasında yapılan bu “re-set” yani “yeniden-başlat komutu” sonucunda gerçekten de başta Rusya olmak üzere yakın-uzak komşularla bozulan ilişkilerin onarılması süreci hız kazandı ve Ankara diplomatik alanda önemli derecede hareket serbestliği elde etti. Bu hareket serbestliği neticesinde 24 Ağustos'ta Ankara hükümeti uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkı doğrultusunda, sınır güvenliğini teminat altına almak üzere Cerablus

Operasyonu'nu başlattı. 

Türkiye, bir süredir, özellikle Batı'nın bilinçli bahane ve engeller yaratması sonucunda Ortadoğu'daki bölgesel ve küresel aktörler arasında sürdürülen mücadelenin gerisinde kalmıştı. Ancak, Fırat Kalkanı Operasyonu'nda sahada gösterilen somut askeri başarı sonunda Ankara Ortadoğu satranç tahtasında hala sürmekte olan oyuna yeniden dâhil olarak “bende varım” dedi. Üstelik Türkiye, Fırat Kalkanı Operasyonu'nda ÖSÖ ile birlikte 10 gün gibi kısa bir sürede DAEŞ karşıtı koalisyonun başaramadığını, DAEŞ terörist grubunu sınırlarından temizlemek suretiyle başardı. Bu durum, Türkiye'nin özellikle DAEŞ ile mücadelede söz konusu olduğunda kolay kolay gözden çıkarılmayacak değerli bir aktör olduğunu da kanıtlamış oldu.

Günümüzde, genelde Ortadoğu'da, özelde de Suriye ve Irak gibi mücadele alanlarında cevaplanması gereken bazı sorular var: En önemli soru, ABD ve Rusya Federasyonu gibi bölge dışı iki gücün bölgenin geleceğine yönelik jeopolitik tasarruflarının ne olduğu, bu tasarrufların birbirleriyle uyumlu olup olmadığı sorusu gibi duruyor. Hatta bu sorunun cevabı bu ülkelerin geleceklerini belirleyen en önemli etkenlerden biri olarak ortaya çıkıyor. Üstelik mücadelenin sadece askeri bir mücadele olduğunu düşünmek de doğru değil. Ortadoğu'da süregelen küresel mücadelede bölge dışı aktörlerin tercih ettikleri rakip doğal gaz ve petrol geçiş hatları söz konusu jeopolitik denklemde önemli ve etkili bir rol oynuyorlar. Yani jeopolitiğin yanında bölgenin ekonomik etkisini kontrol etmeye dayalı jeo-ekonomik tasavvurlar da söz konusu. Zaten, 2015'de Rusya'nın Suriye'ye müdahil olmasının bir nedeni güvenlik odaklı ise bir diğer nedeni de Batı ile yaşanan enerji rekabetinin Suriye sorunu üzerinde örtülü olarak yaşanmış olmasıdır. Yine de 20.yy'ın başındaki siper savaşları çağında değiliz. Bugün küresel güçler Ortadoğu'ya yönelik jeopolitik ve jeoekonomik amaçlarına ulaşmak için her türlü fırsat ve imkânı değerlendirmekle birlikte, karşı karşıya kaldıkları bir mücadeleden, daha örtülü ve daha çok oyunculu bir rekabetin içerisine dalmış görünüyorlar. Suriye iç savaşının geldiği noktada bu resmi çekmek çok daha kolay: Suriye'nin kontrolünün Halep'ten, Halep'in kontrolünün Bab'dan, Bab'ın kontrolünün başka bir kentten, kasabadan, köyden geçtiği bu mücadele zincirinde hem PYD, Hizbullah gibi devlet dışı terörist örgütler hem de bazı bölge devletleri küresel güçlerin “büyük oyununda” vekâlet savaşının sahadaki bizatihi savaşan aktörleri oluyor.

RUSYA İLE “YENİDEN-BAŞLAMA KOMUTU” NEDEN VERİLDİ?

Bilindiği üzere, Soğuk Savaş sonrasında Ortadoğu bölgesinden elini çekmiş olan Moskova, Obama yönetiminin uzun süredir burada uygulamakta olduğu seçici angajman politikasının yarattığı boşluktan yararlanarak Ortadoğu'ya başarılı bir dönüş yaptı. Sonuçta, Suriye'de yeni bir zemin kazanan Moskova yönetimi Batı'yı ve tabii ki NATO'yu Akdeniz'de tahkim edilmiş yeni askeri varlığı ile gerçekten zorlayabilecek bir hale geldi. Böylece, Rusya, Batı'nın kendisini Ortadoğu'dan dışlama stratejisine de set çekmiş oldu. Bugün Moskova yönetimi DAEŞ'i bahane ederek gelip yerleştiği Suriye üzerinden Dünya'ya Ortadoğu'nun geleceğinde artık hesaba katılması gereken önemli bir aktör olduğunu ispatladı. Bu sayede Moskova yönetimi kendisi için önem arz eden enerji geçiş yollarıyla ilgili meseleyi de Suriye'deki askeri ve siyasi varlığıyla güvence altına almış oldu. Sonuçta, Rusya gelecekte alıcılarıyla buluşması için şimdiden pazarlıkların yapıldığı Doğu Akdeniz'deki doğal gaz denkleminde de “varım” dedi ve yerini şimdiden rezerve ettirdi...

Makalenin yer aldığı internet sitesine giderek, devamını görmek için tıklayınız.

alıntı: http://www.bilgesam.org/incele/2525/-suriye-denklemi--abd-rusya-turkiye-ucgeni/#.V_Cwx02LTIV

  
1187 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
Site Yöneticisi


Avukat Orhan ÇELEN


Korkut Reis Mah. İlkiz Sok.
Fatih Apt. No: 20/14

06430 Sıhhıye-ANKARA
TÜRKİYE           
TEL: 0 542 427 44 72
         0 312 229 97 57

Jandarma subayı iken ANKARA Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi ve 1983 yılında sınıf değiştirerek askeri hakimliğe geçti. Askeri savcı, askeri hakim, adli müşavir yrd., disiplin sb.lığı, şb. md.lüğü gibi çeşitli görevlerde bulundu. (E.) Hakim Alb. Orhan ÇELEN; Şubat 1999’da kendi isteğiyle KKK.lığından emekliye ayrıldı. Halen ANKARA Barona kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam145
Toplam Ziyaret1385017
Saat
Hava Durumu
Sitemize destek verin
Resimli özlü sözler

Üyelik Girişi