sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER
Açılış sayfan yap - ekle
Askeri konularda çıkan yayınlar II


Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Şerhi (2 Cilt)

Orhan ÇelenNihan Dokumacıoğlu
Adalet Yayınevi Mayıs 2022
888

TSK İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği - Askeri Ceza Kanunu - TSK Disiplin Kanunu - TSK Personel Kanunu ve İlgili Mevzuat
Orhan Çelen Adalet Yayınevi
Şubat 2023
888


Askeri Ceza Kanunu Şerhi (2 Cilt)
Orhan Çelen Adalet Yayınevi Ocak 2023
---


Dünya Askeri Tarihi Mesut Uyar, Yeditepe Yayınevi, 2023, 
Kağıt Kapak – 28 Ağustos 2023



Başarıya dair özlü sözler
WWW.ASKERİHUKUK.NET

Büyük aşkların ve büyük başarıların büyük riskler içerdiğini unutma. Kim iyi yaşamış, bol bol gülmüş ve çok sevmişse, başarıyı yakalamış demektir. Bessıe Anderson Stanley 

Ders alınmış başarısızlık başarı demektir. Malcom S. Forbes

Mağlubiyete uğrayınca ümitsizliğe kapılma, her başarısızlıkta bir zafer arzusu yatar. Germaın Martın 

Başarısızlıklar, kuvvetlilere daha da kuvvet verir. Saınt Exupery

Her şeyin mühim noktası, başlangıçtır. Eflatun 

Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur. Cıcero

Ya başlamamalı, ya da bitirmeli. Ovıdıus

Çalışanlar, kötülük düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmayanlar ise, kendilerini kötülükten kurtaramazlar. Hz. Ali

Basit bir adamın elinden geleni yapmaya çalışması, zeki bir adamın tembelliğinden iyidir. G. Gracıan

Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şartdır. Balzac

Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkutan kurtarır. Konfüçyus 

ASKERİ CEZA KANUNUNUN 49 UNCU MADDESİNİN A FIKRASININ İPTALİNE DAİR ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

ASKERİ CEZA KANUNUNUN 49 UNCU MADDESİNİN A FIKRASININ İPTALİNE DAİR ANAYASA MAHKEMESİ KARARI RESMİ GAZETEDE YAYIMLANDI.

Değerli Ziyaretçiler,  Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi (E.2012/143) ve Askeri Yargıtay Daireler Kurulu (E.2013/2); 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun, 11.12.1935 günlü, 2862 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirilen 49. maddesinin (A) fıkrasında yer alan; 1- “…veya bizzat girmiş oldukları taahhüdün…” ibaresinin, 2- “firar fiilleri hakkında dava müruru zamanı… bizzat girmiş oldukları taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeğe başlar.” ibaresinin Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. Anayasa Mahkemesi 28.3.2013 tarihinde bu başvuruyu kabul ile iptal kararı vermişti. Bu iptal Kararı, gerekçesiyle birlikte  10 Ekim 2013 tarih ve 28791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 

 Anılan Kararrı n gerekçesinde özetle; 

27.12.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, esas incelemenin “firar suçu” yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. 

17.1.2013 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, esas incelemenin “yabancı memlekete firar suçu” yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. 

22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun, 11.12.1935 günlü, 2862 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirilen 49. maddesinin (A) fıkrasında yer alan “firar fiilleri hakkında dava müruru zamanı… bizzat girmiş oldukları taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeğe başlar” ibaresinin iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2012/143 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, E.2013/2 sayılı dosyanın esasının kapatılmasına, esas incelemenin E.2012/143 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 17.1.2013 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

Her ne kadar ilk inceleme kararlarında itiraz konusu kuralların esas incelemesinin sınırlı olarak yapılmasına karar verilmişse de, dava zamanaşımı süresinin başlangıcı konusunda maddede belirtilen bizzat girilen taahhüt kıstasının ortak hüküm niteliğinde olması ve madde kapsamına alınan suçların benzer nitelikte olmaları dikkate alınarak esas inceleme bizzat girilen taahhüt ibaresinin kapsadığı tüm suçlar bakımından yapılmıştır.

İtiraza konu kuralı da içeren 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 49. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nda yer alan dava ve cezanın düşmesi ile ilgili hükümlerin askeri suçlarda da uygulanacağı öngörülmüştür. Kanun koyucu, atıf yapılan Türk Ceza Kanunu’nun genel ilkelerinden ayrılarak, 1632 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (A) fıkrası ile sınırlı sayıda suçu belirtmek suretiyle dava zamanaşımı süresinin başlangıcı konusunda istisna getirmiştir. Maddede, yoklama kaçağı, bakaya, saklı ve firar suçlarında askerlik görevi yapanlar için durum ve statülerine göre dava zamanaşımının başlangıcı yönünden iki farklı tarih öngörülmüştür. Bu süre, Anayasa’nın 72. maddesinde belirtilen vatan hizmeti olarak zorunlu er ya da erbaş statüsünde askerlik görevini yapan kişiler yönünden bütün askeri mükellefiyetlerin bitmesi ile başlarken, zorunlu askerlik hizmeti dışında görev yapan sözleşmeli er ve erbaşlar ile subay ve astsubaylar yönünden bizzat girdikleri taahhütlerin bitmesi ile başlatılmaktadır.

1632 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (A) fıkrasında geçen “bizzat girilen taahhüt” kavramı bir sözleşme veya mecburi hizmet nedeni ile askerlik görevi yapan kişilerle ilgilidir. Sözleşmeli er ve erbaşların yaptıkları sözleşmelerle süreli olarak girdikleri ya da subay ve astsubayların askeri okullardan mezun olduktan sonra kanunlara göre belirlenen sürede zorunlu olarak görev yapmak üzere verdikleri taahhütler kastedilmektedir. Bu şekilde görev yapanlar ise subay, astsubay, sözleşmeli er ya da erbaşlardır. Bu durum subay ve astsubaylar için 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun “Subayların ve astsubayların yükümlülüğü” başlıklı 112. maddesinde, “Muvazzaf subay ve astsubaylar subay ve astsubay nasbedildikleri tarihten itibaren fiilen 10 yıl hizmet etmedikçe istifa edemezler.” şeklinde ifade edilmiştir.  Bu istisnaya göre, anılan suçları işleyenler hakkındaki dava zamanaşımı süresinin, suç tarihinden değil bizzat girdikleri taahhütlerin bittiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı açıktır.

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. 

Kanun koyucu, zamanaşımı kurumunu düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. 

Ölçülülük ilkesiyle devlet, cezalandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür. İtiraz konusu kuralın askeri disiplinin tesisinde zafiyeti önlemek amacıyla getirildiği anlaşılmakta ise de maddede belirtilen suçları işleyenler açısından dava zamanaşımı süresinin, failin yakalanmak veya kıtasına kendiliğinden katılmak suretiyle askeri hiyerarşi ve disiplin altına girdiği tarihten ya da idarece disiplin altına girmesine gerek görülmeyerek resen ilişiğinin kesildiği tarihten başlatılmayıp, bizzat girdiği taahhüdün bittiği tarihten itibaren başlatılması, askeri disiplinin sağlanması açısından gerekli ve elverişli bir tedbir olarak değerlendirilemez. Dava konusu kural kişileri, işledikleri suçlarla orantısız ve makul olmayan bir süre içinde davalarının ne şekilde sonuçlanacağı endişesiyle de yaşamak durumunda bırakmaktadır. 

İtiraz konusu kural, maddede sayılan suçların ağırlığını, öngörülen ceza sürelerini, cezadan beklenen sosyal faydanın zaman içinde azalacağını dikkate almaması, disiplinin yeniden tesisine etkin bir katkı sağlamayacak olmasına rağmen faili uzun ve aynı zamanda belirsiz olan süre ile ceza tehdidi altında bırakması nedeniyle kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturduğu söylenemeyeceğinden bu yönüyle de ölçülülük ilkesine aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, itiraza konu kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.

Kuralın, Anayasa’nın 2. maddesi yönünden iptal edilmesi nedeniyle Anayasa’nın 10. maddesi yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.

1632 sayılı Kanun’un 2862 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değiştirilen 49. maddesinin (A) fıkrasında yer alan“…bizzat girmiş oldukları taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeğe başlar”  ibaresinin iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan fıkranın kalan bölümünün 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.


Kararın tam metnini görmek için tıklayınız.

Site Haritası
Site Yöneticisi
                
Avukat Orhan ÇELEN
 
TEL:
 
0 542 427 44 72
     
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi28
Bugün Toplam513
Toplam Ziyaret1478368
Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Hava Durumu
Maşallah
Sitemize destek verin
Üyelik Girişi
Resimli özlü sözler

HABER BAŞLIKLARI
Yeni eklenenler

Çeşitli videolar eklendi 27.10.2024
----
Askeri konularda çıkan yayınlar bölümü eklendi 27.10.2024
----
Sitemize destek olun bölümü eklendi.
----
Fotoğraf,  Sembol ve amblemler bölümüne Washington DC deki hava ve uzay müzesi ile bazı facebook sayfalarında sergilenen, eskiden kullanılmış olan bazı uçak, roket ve uzay aracı resimleri yüklendi. 10.11.2024
***
Başarıya dair özlü sözler bölümü eklendi

  askerihukuk.net