sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER
HABER BAŞLIKLARI
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KALDIRILMALI MI? (1)

Değerli Ziyaretçiler,

Anayasa taslağı çalışmaları sebebiyle uzun zamandır görsel ve yazılı medyada "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kapatılmalı, yargı birliğine gidilmelidir" teması işlenmekte. 

Bizde kamuoyunda yer alan konuya ilişkin tartışmaları ve düşünce belirten yazıları sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bilahare, bu konuya ilişkin kişisel görüş ve önerilerimizi ortaya koymak, ayrıca 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun mevcut durumu itibarıyla; evrensel hukuk kuralları, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında tartışma yaratan ve revizyonu gereken maddelerini incelemek istiyoruz.

Öncelikle belirtmemiz gereken husus, burada yer alan bilgiler akademik bir araştırma ürünü değildir. kişisel veya kurumsal görüş ve önerileri yansıtmaktadır. Dolayısıyla açıklamaların mutlak doğru olarak kabulü yerine, karşı düşünce ve fikirlerin ortaya çıkmasını, böylece bir sentez yaparak doğru sonuca ulaşmayı amaçladığının kabulü daha uygun olacaktır. Burada yer alan çalışmamız zaman zaman yenilerek ve genişletilerek son haline gelecektir.

Bu arada konuya ilişkin görüş ve düşüncelerinizi admin@askerihukuk.net adresine bildirmeniz halinde sitemizde yayınlanabilecektir. Saygılarımızla. (Admin)

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KALDIRILMALI MI? (1)

AÇIKLAMA :

I - Medyaya yansıyan ve AYİM.in kaldırılması gerektiğine ilişkin bilgiler: 

a -  http://www.sabah.com.tr web sitesinin Zübeyde YALÇIN imzalı ve 24 Kasım 2012 tarihli bir haberinde; 

“Askeri Yargıtay ve Yüksek Askeri İdare Mahkemesi kaldırılacak. Askeri mahkemeler kalacak, temyiz Yargıtay'a yapılacak. İdari davalarda ise adres Danıştay Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısı Başkan, yarısı da TBMM tarafından seçilecek. Meclis'in HSYK'ya üye seçiminde etkinliği artırılacak”

denilmek suretiyle yeni anayasa taslağı çalışmalarında Askeri Yargıtay yanında Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin de kaldırılacağına işaret etti.

Haberin devamında ise;

“..AK Parti, yeni anayasanın yargı bölümünde çok konuşulacak önerilere yer verdi. AK Parti'nin yargı modeli, 1982 Anayasası'ndaki a askeri ve sivil ayırımını ortadan kaldırıp, yargıda birliği sağlayacak. Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu, bu hafta yeni anayasanın yasama ve yürütmeye ilişkin bölümlerini yazmaya başlayacak. Partiler, yürütmeye ilişkin modellerini en geç çarşamba günü Meclis Başkanlığı'na sunacak. Komisyon, yılsonuna kadar çalışmalarını tamamlamayı hedeflediği için partiler yeni anayasanın yargıya ilişkin bölümlerini de şimdiden hazırlamaya başladı. AK Parti'nin yargı önerisi ise ana hatları ile ortaya çıktı. SABAH'ın edindiği bilgiye göre AK Parti'nin yeni yargı modeli şöyle:  “ASKERİ MAHKEMELER KALACAK” “AK Parti'nin teklifine göre, Askeri Yargıtay ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kalkacak. Askeri suçlar için birliklerde kurulan askeri mahkemeler görevlerine devam edecek, ancak temyiz merci Yargıtay olacak. Yargıtay'da askeri mahkemelerden gelen davalar için özel bir daire oluşturulacak. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görev alanına giren atama, emeklilik gibi suçlar için ise Danıştay bünyesinde özel bir daire kurulacak. “

denilmekte.

b - www.gazetevatan.com web sitesinde Kıvanç El imzalı 3.4.2012 tarihli bir haber de ise şunlara yer verildi:

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, anayasa değişiklik çalışmalarına esas olmak üzere “Yüksek Mahkeme Cumhuriyet Başsavcılığı Kurulmasına Dair Öneri” hazırladı. Önerinin gerekçesinde, Türkiye’de yargının “adli, idari, anayasa ve askeri yargı şeklinde kurulduğu, bu bölünmüşlüğün, özellikle idari yargı alanındaki düzenlemelerin Fransız idari rejim sisteminin hukukumuza iktibas edilmesinden kaynaklandığı” belirtildi. Öneride “..yargı birliği sisteminin kabul görmemesi halinde, en azından Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin Danıştay ve idari yargı sistemi ile birleştirilip; askeri ceza yargı sisteminin ise yüksek mahkemeleri ile birlikte adli yargı ve Yargıtay ile birleştirilmesi gerektiği belirtilerek, “Bu takdirde de Başsavcılığın, Yüksek Mahkeme Cumhuriyet Başsavcılığı olarak yapılandırılması daha anlamlı hale gelecektir”

c - TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, TBMM Başkanlığı’na sunacağı raporda yer alacak 20 maddelik öneri listesini belirledi. T24 internet sitesinden Hülya Karabağlı’nın haberine göre, Komisyon;

"Askeri mahkemelerin kaldırılıp adliye içerisinde uzmanlık mahkemesi olarak; “Askeri” değil “asker” mahkemesi oluşturulması, bu mahkemede görülecek davaların temyiz incelemesi görevinin de Yargıtay’ın ceza dairelerinden birine verilmesi, yargılanacak sivil ve asker kişiler bakımından güvence sağlayacaktır. Bu itibarla, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kapatılmalı, yüksek yargı temyiz yeri, Yargıtay ve Danıştay’dan ibaret olmalıdır."

şeklinde görüş bildirdi.

d - www.sentezhaber.com web sitesinde Faruk ÇAKIR imzalı 07 Aralık 2012 tarihli "Anayasa için süre azalırken" başlıklı yazının bir kısmında şu ifadelere yer veriliyor:

" ..Ülkemizin halletmesi gereken bir konu da ‘çift başlı yargı’ meselesidir. Mevcut darbe anayasasına göre askerlerin ‘yüksek mahkemeleri’ var. Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Şentop bu çelişkiye dikkat çekerken, “Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kalkmalı. Bunların baktığı dâvâlara Yargıtay’da ve Danıştay’da bakılmalı. Askerin genel yargı sisteminden bağımsız, yalıtılmış bir yargı düzeni olamaz. Devlet içinde devlet olmaz” demiş."..

e - www.zaman.com.tr web sitesinde 26 Kasım 2010 tarihli "CHP, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılsın istiyor" başlıklı bir haber yazısının bir kısmında şu ifadeler yer alıyor:

"..Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, TBMM Anayasa Komisyonu'na sunduğu anayasa değişikliği teklif taslağında AYİM'i düzenleyen Anayasa'nın 157. maddesinin kaldırılmasını istedi. Baykal'ın önerisinde, "İdari yargıda bir ayrılık ve ayrıcalık kabul edilemez. Asker kişilerin özlük hakları ve idari işlemleri ile ilgili yargı denetimi için Danıştay yeterli ve uygun bir yargı kuruluşudur." görüşleri yer aldı. Geçen mayıs ayında Baykal'ın koltuğunu devralan CHP'nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da partisinin AYİM'le ilgili politikasını aynen sürdürdü. Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği tartışmaları sırasında sivillere askerî mahkeme yolunun kapanmasının yetersiz olduğuna işaret ederek, "Biz yargının sivilleşmesinden yanayız. Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılmasını ve davaların Danıştay'da görülmesini istiyoruz. Yani sivil mahkemelerde görülmesini istiyoruz. Çünkü biz özgür, sivil ve güçlü bir idare istiyoruz." ifadelerini kullandı."

g - www.habername.com web sitesinde yer alan (taraf'tan alıntı yapılarak) 13 Eylül 2012 tarihli ve "Askeri istinaf mahkemeleri geliyor" başlıklı bir yazıda şu bilgilere yer verildi:

"Adalet Bakanlığı, 2009’da AB’ye de sunduğu Yargı Reformu Stratejisi (YRS) Eylem Planı’nı yenilemek için çalışma başlatırken, geçen sürede “yargı bağımsızlığı” hedefinin gerçekleştiğini savundu. Ancak ileri bir adımla askerî yargıda “soruşturma emri”ni kaldırmayı gündemine alan bakanlık, 103 yeni hedef arasında askerî yargının tümden kaldırılmasına yer vermediği gibi, askerî yargıda istinaf mahkemeleri kurularak bu alanın büyütülmesini istedi.

.. Belirlenen 103 hedef arasında dikkat çekici bölümlerden biri askerî yargıyla ilgili. Askerî yargının tümden kaldırılıp yargı birliğini sağlama talepleri bu taslağa yansımadı. 103 hedef arasında “askerî yargı kaldırılacak” beyanı yok. Aksine, “madem kaldırılmıyor biraz daha büyütelim” yaklaşımı var. Halen disiplin mahkemeleri dışında askerî yargı, adli konularda askerî mahkemeler ve Askerî Yargıtay, idari konularda ise Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’nden (AYİM) oluşuyor. Bakanlık, şimdi buna ilave olarak askerî yargıda da istinaf yargılamasını (ara-üst mahkeme) gündeme getirdi. Bu kabul edilirse askerî mahkemeler ile Askerî Yargıtay arasında bir de istinaf mahkemesi kurulacak... Adalet Bakanı Sadullah Ergin, geçen aralık ayında gittiği Brüksel’de Avrupa Birliği’ne uyum ve AİHM’deki Türkiye aleyhine dosyaların azaltılması amacıyla kapsamlı reformlar yapılacağını açıklamıştı. Sadullah Ergin, Avrupa Konseyi’ndeki temasları çerçevesinde AİHM Başkanı Nicolas Bratza ve AİHM’deki Türk yargıç Işıl Karakaş ile de biraraya gelmişti."

h - www.yenisafak.com.tr web sitesinde "AYİM'e herkes karşı" başlığı ile yayınlanan İLHAN TOPRAK Ankara-02 OCAK 2011tarih ve imzalı bir haber yazıda şunlara yer veriliyor:

"Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM) Balyoz sanığı generallerin terfi etmelerine yeşil ışık yakan kararı varlığının bir kez daha sorgulanmasına neden oldu.Siyasi partiler ve STK'lar tarafından hazırlanan birçok anayasa taslağında AYİM'in kaldırılması teklif ediliyor. 12 Haziran'da yapılacak seçim sonrası Meclis'in gündemini oluşturacak olan yeni anayasa çalışmalarından önce AYİM'in kaldırılmasının mutabakatla sağlanabileceği dile getiriliyor.Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (TUSKON) 2007 yılında hazırladığı anayasa taslaklarında AYİM'in kaldırılması talep ediliyor.TÜSİAD'ın 1992 yılında eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e hazırlattığı anayasa taslağında da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılması konusu yer alıyor. TÜSİAD tarafında 1996 yılında Prof. Dr. Bülent Tanör tarafından hazırlanan ve 2006 yılında Prof. Dr. Zafer Üskül tarafından güncellenen "Türk demokrasisinde 130 yıl" isimli çalışmada da AYİM'in kaldırılması tavsiyesi bulunuyor.Türkiye Barolar Birliği (TBB) 2001 yılında hazırlanan taslakta AYİM'in kaldırılmasını önermesine rağmen 2007 yılında güncellenen taslakta AK Parti'ye muhalefet adına bu görüşünden vazgeçmesi dikkat çekti.1993 yılında Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un talebi üzerine CHP ve SHP ayrı ayrı anayasa taslağı hazırladı. Her iki parti de, anayasa taslaklarında AYİM'in kaldırılması gerektiğine dikkat çekti. Son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin 15. Olağanüstü Kurultay'ında yaptığı konuşmada AYİM'i kaldıracakları vaadinde bulundu. AK Parti'nin Temmuz 2007'deki genel seçimlerin ardından Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kuruluna hazırlattığı ve kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan anayasa taslağında da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılması öngörülüyordu."

ı - www.yenisafak.com.tr web sitesinde Kazım CANLAN imzalı 14 Nisan 2012 tarihli ve "HSYK: AYİM kaldırılsın" başlıklı bir haber yazıda ise şu bilgilere yer veriliyor; 

"Yargıda Durum Analizi Raporu'nu açıklayan HSYK, bu raporunda askeri mahkemelerin adli yargı teşkilatı içine alınması istedi. Askeri mahkemelerin iş, çocuk ve ticaret gibi uzmanlık mahkemelerine dönüştürülmesi gerektiği kaydedildi. Raporda 'Askeri mahkeme kararlarının sivil yargı denetimine açılması için Askeri Yargıtay kaldırılmalıdır. Askeri mahkemeler tarafından verilen kararlar, bir üst mahkeme olarak Yargıtay'da temyiz incelemesine tabi tutulmalıdırlar' denildi."

i - FAZIL HÜSNÜ ERDEM - VAHAP COŞKUN imzalı "ASKERİ YARGI VE ASKERİ VESAYET" başlıklı SETA Analiz Raporu (S E T A -   S i y a s e t ,   E k o n o m i   v e   T o p l u m   A r a ş t ı r m a l a r ı   V ak f ı - w w w . s e t a v . o r g   |   T e m m u z   2 0 0 9) bu konuda şunlara yer veriyor: (Bkz: http://arsiv.setav.org/ups/dosya/44215.pdf)

"..AYİM’in yapısının birçok sorun içerdiği açıktır. Öncelikle, hâkim olmayan subay üyelerin varlığının, bu mahkemenin bağımsızlığını zedelediği bir kez daha yinelenmelidir. Ek olarak, AYİM’in subay üyelerine ilişkin düzenlemesinde bu üyelerin görev süresini –bir alt sınır belirtilmeden- en çok dört yılla sınırlaması ve bu sürenin sonunda statüden ayrılarak kıt’a görevine gönderilmelerinin de yargıçlık teminatıyla hiçbir şekilde bağdaştırılamayacağının altı çizilmelidir. Danıştay ile yapılacak bir karşılaştırma sonucu, durumun “garabet ve vahameti” daha açık bir görüntü olarak karşımıza çıkar. Danıştay’ın hâkim sınıfından olmayan üyeleri için herhangi bir sınırlama söz konusu olmayıp bunlar Anayasa’nın öngördüğü yaş haddine kadar hem göreve devam ederler, hemde gerekli güvencelerden yararlanırlar. Buna karşılık AYİM’in hâkim sınıfından olmayan üyeleri için hem dört yıllık bir görev süresi öngörülmüş ve bunun sonunda statüden ayrılarak kıt’a görevine dönmeleri esası kabul edilmiş hem de böylece anayasal güvenceleri görev süreleri ile sınırlı tutulmuştur... Askeri idari yargıda temyiz yolu yoktur. Sadece bu kararlara karşı 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabilir. Ancak karar düzeltme temyiz demek değildir. Zira bu inceleme, kararı veren daire tarafından yapılmakta ve karar düzeltme talepleri genellikle reddedilmektedir. Bir bütün olarak düşünüldüğünde, -ceza ve idare alanındaki varlığıyla- Türkiye’de hukuk alanında bir çift başlılığa neden olan askeri yargı, hukuk güvenliğini ve hukuk devleti ilkesini ihlal etmektedir. Çünkü askeri yargıda, hem mahkemelerin bağımsızlığına ve yargıç teminatına aykırı birçok hüküm mevcuttur...Anayasa’nın 157. maddesinde düzenlenen Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmalı; idari davalar tamamen sivil yargı tarafından karara bağlanmalıdır. Yargıdaki çift hukukluğunun giderilmesi için, hukuk düzenine 1971 yılında girmiş bulunan bu mahkemenin kaldırılması zorunludur." 

II - Medyaya yansıyan ve AYİM.in gerekliliğine ilişkin bilgiler: 

a - Habertürk Gündem Özel'de Yasemin Güneri, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM)Başkanı Tuğgeneral Abdullah Arslan ile televizyona canlı olarak röportaj yaptı. "AYİM KALDIRILMALI MI?" sorusunu yöneltti. Arslan'ın yanıtı önce Askeri Yargı'nın geçirdiği tarihsel süreci ele almak şeklinde oldu. Ardından Askeri İdari Yargı'nın Silahlı Kuvvetler içindeki disiplinin tanımı gereği bir düzenleme olduğunun altını çizen Arslan'a ikinci soru daha ilginçti. Habertürk Muhabiri Güneri "tarafsız olmamakla suçlanıyorsunuz, Askeri Yargının asker kişilere tarafsız davanmadığı en büyük eleştiri. Bu konuyu açar mısınız?" diye sordu. Arslan Avrupa'da ya da dünyada böyle bir mahkeme olmadığını hatırlattı ve şöyle yanıt verdi:

"Güçlü devlet olmanın bir şartı güçlü ekonomiye sahip olmaktır. Diğeri de güçlü bir orduya sahip olmaktır. Güçlü ordu için disiplin; disiplin için de adalet gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri idari işlemlerini yargıya açma başarısı göstermiştir. Bu anlamıyla da kendini dünyaya kanıtlamıştır.(Bkz: http://www.medyaradar.com/haber/gundem-64489/ayim-baskani-ilk-kez-ekranda-ayim-kaldirilmali-mi.html)

b- Anayasa Mahkemesi üyesi ve halen Uyuşmazlık Mah. Bşk.lığı görevini yürüten Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR'ün AYİM. Genel Sektereri iken hazırladığı, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin öncülüğünde diğer Hukuk Fakülteleri ve kuruluşların ortaklaşa düzenlediği “Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Önünde Adil Yargılanma Hakkı” konulu bir dizi bilimsel etkinlik çerçevesinde, 23 Mayıs 2003 günü AYİM / Askeri Yargıtay’ca müştereken organize edilen bilimsel toplantıda sunulan "ADİL YARGILANMA HAKKI MERCEĞİNDE ELE ALINMASI GEREKEN BİR KOD KANUN HAZIRLIK ÇALIŞMASI ÖRNEĞİ: ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUN TASARISI TASLAĞI" başlıklı bildiri metni kapsamında şunları ifade etmektedir:

 "4.7.1972 tarihli AYİM Kanununun otuz yıldan fazla bir süredir uygulanmakta oluşu nedeniyle, gerek 2577 sayılı Kanunda başta 4001 sayılı Kanun olmak üzere, zaman içinde yapılan değişiklikler, gerekse de ülkemizin imzalamış olduğu uluslararası antlaşmalarla taahhüt edilen kimi hususlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin uyulması zorunlu kimi kararları karşısında, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun yeniden ele alınması kaçınılmaz olmuştur. Bu bakımdan, 1602 sayılı Kanunda değişiklikler yapılması yerine yeni bir “Kod Kanunu” hazırlanması hususu uzun süre önce AYİM’nin gündemine alınmıştır...

Öte yandan, Avrupa Birliği Müktesebatının üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programının (RG. 24.3.2001, S.24532 Mükerrer) “...Yargının işlevselliği ve Verimliliği“ başlıklı 2. 1. 7 nci maddesinde, Türk Hükümeti tarafından orta vadede 1602 sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun gözden geçirilmesinin taahhüt edilmesi; keza Türkiye için Katılım Ortaklığı 2000 Belgesinin “Orta Vadeli Öncelikler” başlıklı 4. 2 maddesinde, Türk Anayasası ve diğer ilgili mevzuatın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde belirtildiği şekliyle Türk vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak şekilde tekrar gözden geçirilmesinin öngörülmesi; tüm bu yükümlülüklerin gereği olarak da Milli Savunma Bakanlığının 28.5.2001 ve 30.5.2001 tarihli yazılarıyla bu konuda altyapı çalışmalarına başlanmış olması çerçevesinde, önce AYİM Genel Kurulunca bir Komisyon oluşturulmuş ve bu Komisyonun hazırladığı metin AYİM Genel Kurulunda görüşülerek, 24 Ocak 2002 tarihinde kabul edilmiştir.

Hazırlanan tasarıda, Avrupa Birliğinin benimsediği hukuk norm ve kriterlerine uygunluk gözetilmiş, ülkemizin birlikle uyum süreci çerçevesinde evrensel hukuk kurallarından, bu meyanda AİHM içtihatlarından geniş ölçüde yararlanılmıştır.

Avrupa Birliği Müktesebatı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyum sağlamayı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) ile 1602 sayılı Kanun arasında bozulan benzerliği yeniden sağlamayı, geçmiş uygulama ve deneyimlerden edinilen kazanımlarla Kanunun günün ihtiyaçlarını karşılayabilir hale getirilmesini amaçlayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanun Tasarısı Taslağı, AYİM Başkanlığının 04 Nisan 2002 tarihli yazısıyla Milli Savunma Bakanlığına gönderilmiş olup, yasalaşma prosedürünün tamamlanması beklenmektedir. Yeni bir Başbakanlık Genelgesi’nde , Türkiye Ulusal Programı’nda “orta vadede” yapılacak yasal düzenlemelerin 2005 yılı sonunda tamamlanması gerektiği belirtildiğinden; AYİM Kanun Tasarı Taslağı’nın da 2005 yılı sonuna kadar yasalaşması beklenebilir... (Bu taslak halen gündemde değildir. Admin)  

Sonuç olarak; AYİM Kanun Tasarısı Taslağı'nın yasalaşması halinde, bugün için hem Türk İdari yargısında ötedenberi eleştiri konusu yapılan pek çok soruna AYİM Yönünden bir çözüm getirilmiş olacak, hem de AİHS'nin 6.maddesinin 1. fıkrasındaki "Adil yargılanma hakkı" ve buna AİHM'nce getirilen yoruma ve bu konuda geliştirilen ölçütlere uyumlu bir Yüksek Mahkeme Kod Kanunu Türk Hukukuna kazandırılmış olacaktır kanaatindeyiz."

III- Yargı birliği ne demektir?

Yargı örgütünün kuruluşu bakımından kabul edilmiş bulunan iki büyük sistem mevcuttur. Bunlardan birincisi, Anglo-Sakson ülkelerinde uygulanan  yargı birliği sistemidir. Diğeri ise, Almanya, Fransa,  İtalya gibi kara Avrupası ülkelerinde uygulanan yargı ayrılığı sistemidir. (Bkz: Hanağası, Emel-Özekes, Muhammed: Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2629 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1597, s.10)  

Yargı birliği sistemi, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya, Güney Afrika gibi common law ülkelerinde uygulanır. Common law sisteminde, kamu hukuku-özel hukuk ayrımı yoktur. Hukuk bir bütündür. Kişiler arasındaki uyuşmazlıklar hangi hukuka göre çözümleniyorsa, devlet ile kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da aynı hukuka göre çözümlenir.  Bu sistemde yargı bir bütün olarak örgütlenmiş; adlî yargı, idari yargı diye ikiye bölünmemiştir. Yargı birliği sisteminde, sadece adlî yargı vardır. Tek bir düzen içinde bulunan mahkemeler, hem özel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara, hem de özel kişiler ile devlet arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklara bakarlar.Bkz: Hanağası, Emel-Özekes, Muhammed: A.g.e., s.10)  

Fransa, Almanya, İtalya gibi kara Avrupası ülkelerinde görülen sistem, "yargı ayrılığı" sistemidir. Bu sistemde kamu hukuku-özel hukuk ayrımı vardır ve özel kişilere ayrı hukuk, devlete ayrı hukuk uygulanır. Bu sistemin ayırıcı özelliği, adlî yargının dışında bir de idari yargının bulunmasıdır. Adliye mahkemelerinin kendi üst mahkemeleri, idare mahkemelerinin ise kendi üst mahkemeleri vardır. Bu çerçevede, adlîye mahkemeleri ve idare mahkemeleri birbirinden bağımsız iki ayrı yargı kolu oluşturur. Türkiye’de yargı örgütü bakımından kabul edilen sistem, yargı ayrılığı sistemidir. Bununla birlikte, ülkemizde yargı ayrılığı, sadece adli yargı-idari yargı ayrımından ibaret değildir. Anayasamız, kararları aynı yüksek mahkemede temyiz edilen mahkemelerin oluşturduğu birçok yargı kolu öngörmüştür. Anayasa’nın 146-160. maddelerinde öngörülen yüksek mahkemelerden hareketle altı temel yargı kolunun varlığından söz edilebilir: 1. Anayasa Mahkemesi ve  Anayasa Yargısı, 2. Yargıtay ve  Adlî Yargı, 3. Danıştay ve İdarî Yargı, 4. Askeri Yargıtay ve Askeri Ceza Yargısı, 5. Askerî Yüksek  İdare Mahkemesi ve  Askeri  İdarî Yargı, 6. Uyuşmazlık Mahkemesi ve Uyuşmazlık Yargısı.  Bu altı temel yargı kolunun yanı  sıra, yargı kolu tanımından hareketle iki yargı kolundan daha söz etmek mümkündür. Bunlardan ilki, seçimlere ilişkin şikâyetleri ve itirazları karara bağlamakla görevli ilçe ve il seçim kurulları ile bu kurulların kararlarını kesin olarak incelemekle görevli Yüksek Seçim Kurulu’nun (Anayasa m. 79) oluşturduğu  seçim yargısıdır. Diğeri ise, yüksek mahkemeler arasında sayılmamakla birlikte, Anayasa’nın “Yargı” başlığını taşıyan Üçüncü Bölümü’nde düzenlenmiş olan, sorumluların hesap ve işlemlerinden kamu zararına yol açan hususları kesin hükme bağlamakla görevli Sayıştay’ın oluşturduğu hesap yargısıdır. Bu yargı kolları aynı derecede ve eşittir. Yani birbirlerine altlık üstlük ilişkisi ile bağlı değildir. Hiçbir yargı kolundaki mahkeme, diğer yargı koluna bağlı değildir. Her yargı kolunda ayrı yargılama usulleri uygulayan, ayrı mahkemeler görev yapmaktadır.(Bkz: Hanağası, Emel-Özekes, Muhammet: A.g.e., s.11)    

Askeri mahkemeler bir çok batı ülkelerinde de bulunmakla birlikte, Askeri Yüksek İdare Mahkemesine benzer bir mahkemeye rastlanmamaktadır. Türkiye'de askeri yargının görev alanı, iki başlı yargı görüntüsü vermektedir.

Bununla birlikte, 26 Haziran 2009 tarihli ve 5918 sayılı Kanunla askeri ceza yargısında, askeri mahkemelerin asker olmayan kişiler üzerindeki yargı yetkisi tümüyle kaldırılmıştır. Ancak Anaysa Mah.nin bu kanunu bazı maddelerini ptali üzerine konu Anayasa değişikliği ile son kez çözümlenmiştir. Böylece Anayasanın 145 inci maddesi 2010 anayasa değişikliği ile reform niteliğinde bir değişikliğe uğramıştır. Böylece savaş hali haricinde sivil kişilerin skeri mahkemelerde yargılanmaları imkansız hale gelmiştir. Ayrıca, askeri yargının görev alanını belirleyen kiriterler arasında yer alan "askeri mahaller"de işlenen suçlar kriteri kaldırılmıştır.Böylece askerlik hizmet ve göreviyle hiç bir ilişkisi olmadığı halde sırf askeri mahalde işlenmiş olması sebebiyle askeri yargının görevi alanına giren suçlar, genel yargının görev alanına alınmıştır. Ayrıca devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlara ait davalarında her halükarda adliye mahkemelerinde görülmesi ilkesi kabul edilmiştir.Ayrıca askeri hakimlerin özlük işleri ile askeri savcıların bağlı oldukları komutanlıklarla ilişkilerinin düzenlenmesinde, mevcut olan "askeri hizmetin gereklerine göre" kriteri aldırılmış, sadece "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hakimlik teminatı" kriterleri saklı tutulmuştur. Aynı değişiklik Askeri Yargıtay'a ilişkin 156 ıncı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesine ilişkin 157 inci maddede de gerçekleştirilmiştir.(Bkz: Özbudurn, Ergun: Türk Aanayasa Hukuku, Gözden Geçirilmiş 11. Baskı, s.390)

Bu çok önemli değişiikliklere rağmen, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin varlığı koruna gelmiştir. Sn. Özbudun bunun Silahlı Kuvvetlerin sivil otoriteler karşısında özerklik alanını genişletme çabasının bir devamı olduğunu ifade etmekteve batı demeokrasilerinde bir benzeri olmayan bu kurumun yargı sistemimizden çıkarılması, yargı organının demokratik ilkelere uygun olarak yeniden yapılandırılması açısından önem taşıdığını ifade etmektedir.(A.g.e, s.390) Sayın Özbudun, Askeri Yargıtay'ında bir üst mahkeme olarak muhafaza edilip edilmemesininde bir tartışma konusu olabileceğimni, batı demokrasilerinin pek çoğunda böyle bir kurumun mevcut olmadığını, askeri mahkemelerin bulunduğu ülkelerde de bu mahkemelerin kararlarının sivil temyiz mahkemelerinin denetimine tabi olduğunu, Türkiye'de askeri mahkemelerin kararlarını denetleyecek bir askeri istinaf mahkemelerinin kurulması, ancak bu mahkemelerin kararlarının da sivil Yargıtay'ın denetimine tabi tutulmasının, yargı birliğinin sağlanması açısından temenin edileceğini söylemektedir.(A.g.e., s.391)

Bu çalışmamınızın konusu sadece Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile sınırlı tutulduğundan, Askeri Yargıtay ile ilgili değerlendirmeleri başka bir çalışmamızın konusu olarak tutup, şimdilik bunu ileride araştırma konusu yapacağımızı beyan ile yetinelim.

IV - Mevcut Düzenleme ne şekilde?

a. Anayasa:

18.10.1982 tarih ve 2709 sayılı Kanunla kabul edilen T.C. Anayasası’nın 147 inci maddesi, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi” başlığını taşımakta ve şu hükümleri ihtiva etmektedir.

“E.  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi

Madde 157 – Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri hakim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oy ile birinci sınıf askeri hakimler arasından her boş yer için gösterilecek üç aday içinden; hakim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.

Askeri hakim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır.

b. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu:

Anayasanın bu hükmüne istinaden çıkarılan 4.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu ile, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluş, organların görevleri,  soruşturma usulü, yargılama usulleri, mensuplarının görev ve hakları vb. Hükümlere yer verilmiştir.

c. AYİM. İç Tüzüğü:

AYİM. İÇ Tüzüğü ise, 5 Aralık 1984 Tarih ve 14251 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

V. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kuruluş amacı ve seyri:

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, bir devlet yetkisi olan yargı yetkisini Anayasanın 157 nci maddesi uyarınca ve bu maddenin çizdiği alan içinde kullanan özel görevli bir yüksek idare mahkemesidir.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1961 Anayasası’nda yoktur. 1971′deki 12 Mart Muhtırasından sonra kurulan teknokrat hükümet sırasında Anayasaya monte edilmiştir.

Askeri idari yargı düzenini temsil eden AYİM’in kuruluşuna kadar, Askeri Yargıtay ve Danıştay’ın AYİM’in işlevini yerine getirdiklerini görüyoruz. Gerçekten de, 30.05.1938 tarih ve 3410 sayılı “Askerlerin Zat İşlerine Taalluk Eden Davaların Tetkik ve Muhakeme Usulü Hakkındaki“ kanun ile 1938 yılından itibaren Askeri Yargıtay içerisinde (özel) bir daire, asker kişiler hakkında tesis edilen idari işlem ve eylemlerden doğan davalara bakmış; Askeri Yargıtay’ın “yadırganan” bu idari yargı görevine 3.07.1953 tarih ve 6142 sayılı kanunla son verilerek Danıştay görevli kılınmış, kanunun yayınlandığı 17 Temmuz 1953 tarihinden itibaren söz konusu davalar Danıştay’da görülmeye başlanmıştır. 1961 Anayasasının da, asker kişilerle ilgili işlem ve eylemlerin yargısal denetimi görevini Danıştay’dan alma yoluna gitmediği görülmektedir. Ancak; organik bakımdan mülki teşkilata dahil olan Danıştay’ın askerlerin özlük işlerini sivil idareye paralel bir açıdan ele alması Silahlı Kuvvetleri hizmet gereklerine ters düştüğü ve Danıştay kararları ile Silahlı Kuvvetlerin yapısı-ruhuna ters düşen bir uygulama içine girildiği, kararlarda “asker gerekler” kıstası uygulanmadığı, asker kişileri ilgilendiren eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıkların giderilmesinin bir “uzmanlık” işi olması ve benzeri gerekçeler ile asker kişiler Danıştay’ın görev alanından çıkarılarak, AYİM’in kurulması gündeme gelmiştir. 1971 yılına gelindiğinde, 27.09.1971 tarih ve 1488 sayılı kanunla 1961 Anayasasının 140 ncı maddesine AYİM’in kurulmasını öngören : ” Asker kişilerle ilgili idari eylem ve işlemlerin yargı denetimi Askeri Yüksek İdare Mahkemesince yapılır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, başkan ve üyelerin nitelikleri ile atanmaları, disiplin ve özlük işleri; hakimlik teminatı ve askerlik hizmetinin gereklerin göre, kanunla düzenlenir. “ fıkrası eklenmiş ve yapılan bu değişiklik üzerine 04.07.1971 tarih ve 1602 sayılı AYİM Kanunu kabul edilerek 20.07.1972 günü yürürlüğe girmiştir.(Bkz: Dz.Hakim Tğm. İ. Volkan Şahin; ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ’NİN GÖREV ALANI ÜZERİNE BİR İNCELEME, AYİM. Dergisi, sayı: 18)

V- Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yapısı ve görevleri:

1602 S.K’nun 20 nci maddesinde:” Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Türk Ulusu adına, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar.” denilerek AYİM’in görev alanı çizilmiştir. AYİM Kanununda 25.12.1981 gün ve 2568 S.K ile yapılan değişiklik sırasında 20 nci madde de değiştirilmiş, bu çerçevede iki önemli değişiklik yapılmıştır. Yapılan birinci değişiklik, maddeye “Askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile” yan cümlesinin eklenmesidir. İkinci değişiklik ise, 20 nci maddenin 1 nci fıkrasına “Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şart aranmaz.” cümlesinin eklenmesi olmuştur. 1982 Anayasası, 2568 sayılı kanunla değişik 20 nci maddesinin göreve ilişkin bu hükmünü Anayasanın 157 nci maddesi olarak aynen benimsemiştir.

Anayasanın 157 inci maddesinin 1 inci fıkrası ve 1602 sayılı AYİM. K.nun 20 inci maddesi Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanını çizmiştir. Anayasanın 157/1 inci maddesine göre; “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.”

1602 sayılı AYİM.K.nun 20 inci maddesi de şu şekildedir:

Madde 20 - (Değişik: 25/12/1981 - 2568/1 md.) 
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. 
Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır. “

Bugün için Anayasa ve 1602 S.K ‘nun değişik 20 nci maddesi karşısında; bir idari davanın AYİM’ce görülebilmesi için dava konusu idari eylem ve işlemlerin iki (2) temel koşulu birlikte taşımaları gerektiği konusunda doktrinde tereddüt bulunmadığı anlaşılmaktadır. (AYİM’in içtihatları ile beliren kabulü de bu yöndedir.) Bu iki koşul; askeri veya askeri olmayan (sivil) makamlarca tesis edilip edilmediğine bakılmaksızın idari eylem veya işlemin; asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin olmasıdır. (bkz: İ. Volkan Şahin;, A.g.m., )

 AYİM’in görev alanına girebilecek bazı işlemlerin yargı denetiminin Anayasa ve 1602 S.K’nun 21 nci madde 3 ncü fıkra ile engellendiği görülmektedir. Anılan madde ve fıkra hükmüne göre : Cumhurbaşkanının, Yüksek Askeri Şuranın tasarrufları ve Sıkıyönetim Komutanlarının 1402 S.K ‘da yazılı tasarrufları ile disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışında bulunmaktadır. 

Ancak, bu fıkra hükmü, Anayasanın 125 inci maddesinin 2. Fıkrasına eklenen ek cümle ile, şu şekle dönüşmüştür:

Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/11 md.) Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.

 

 

 

....Devam edecek.



[1] Serdar Özgüldür, “Adil yargılanma hakkı merceğinde ele alınması gereken bir kod kanun hazırlık çalışması örneği: Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kanun tasarısı taslağı”AYİM.Dergisi, sayı: 18



 

  
8942 kez okundu

Yorumlar

     13/01/2013 18:09

Kesinlikle kaldırılmalı..Hukukun ve hakimin askerisi olamaz..Diğer tüm kanunları en güzel şekilde uygulayan sivil bir hakim elbet askeri bir kanunuda rahatlıkla uygulayabilir..ve zihniyet farkını saymıyorum bile..
CELİL GÜLER

Site Haritası
Site Yöneticisi


Avukat Orhan ÇELEN


Korkut Reis Mah. İlkiz Sok.
Fatih Apt. No: 20/14

06430 Sıhhıye-ANKARA
TÜRKİYE           
TEL: 0 542 427 44 72
         0 312 229 97 57

Jandarma subayı iken ANKARA Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi ve 1983 yılında sınıf değiştirerek askeri hakimliğe geçti. Askeri savcı, askeri hakim, adli müşavir yrd., disiplin sb.lığı, şb. md.lüğü gibi çeşitli görevlerde bulundu. (E.) Hakim Alb. Orhan ÇELEN; Şubat 1999’da kendi isteğiyle KKK.lığından emekliye ayrıldı. Halen ANKARA Barona kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam362
Toplam Ziyaret1388146
Saat
Hava Durumu
Sitemize destek verin
Resimli özlü sözler

Üyelik Girişi